29 Şubat 2016 Pazartesi

Çocuk ve Kitap

Annelerin bir araya geldiklerinde sürekli konuştuğu "kitap okuyor mu"
Öğretmenlerin, önemini vurgulamak amacıyla sürekli hatırlattığı "kitap okusunlar"
Dergi, gazete, sosyal medya kaynaklarının sürekli değindiği "kitap okumanın önemi"
Anne-babaların da çocuklara sürekli yapmasını söylediği şey "kitap oku"

Çocuklarımıza kitapları sevdirmek, kitap okuma alışkanlığı kazandırabilmek için neler yapabiliriz" konulu pek çok yazı-makale okuduk, okumaya da devam ediyoruz. Hayatın içinde birbirimize ve çocuğumuza "kitap okumak çoook faydalı" derken, ifade etmek istediklerimiz;
Öncelikle;
- Bilimsel araştırmalara göre, kitap okumak beyinde yeni nöron bağlantıları oluşmasını sağlıyormuş. Nöronların bağlantılarının artması da anlama ve kavrama kapasitesinin çıtasını yükseltiyormuş. Yani zeka gelişimini de arttırıyor.
- Okumayı alışkanlık haline getirmiş bir çocuk, ne bulursa okuyacağından bilgi birikiminin artıyor olmasını yazmaya gerek yok ama yine de yazdım :)
- Hayal dünyaları gelişiyor ve genişliyor, yani çocukluk ve yetişkinlik döneminde daha yaratıcı bir insan olmalarına basamak oluyor.
- Her kitap farklı karakterleri, farklı hikayeleri ve farklı sonları ile çocuklara yeni bakış açıları kazandırıyor. Bakış açıları genişledikçe empati kurmada daha başarılı bireyler oluyorlar. Empati güçleri arttıkça insan ilişkileri iyileşiyor ve güçleniyor.
- Kendine özgü fikirleri gelişiyor, kelime hazineleri artıyor ve düzgün ve doğru konuşma becerileri ilerliyor. Bu sayede kendilerini daha doğru ve daha düzgün ifade edebiliyor, bunu başardıkça da kendilerine güvenleri artıyor.
- Kitapta konu olan karakterler ve onların yaşadıkları karşısında verdikleri tepkiler, kahramanların iç sesleri vb.. okudukça çevresine karşı daha duyarlı oluyorlar yani, yine empati kurmada daha başarılı oluyorlar.
- Odaklanmaları güçleniyor. Okuduklarını zihinde tutabilme , okuduklarını anlayabilme ve hafızada tutabilme güçleri de artıyor.

Ve ben de bu yazıyı yazarken anlıyorum ki, bildiklerimi yada not aldığım şeyleri aktarabilmekte zorlanıyorum. Anlık duygu ve düşüncelerimi yazmak daha kolay ve ben öyle daha "ben" oluyormuşum  :)






27 Şubat 2016 Cumartesi

Ev Etkinliği

En sevdiğim hava durumu, gök gürültülü yağmur...
Tam giyindik çıkıyoruz, anne-kız günü adı altında kızsal faaliyetlerde bulunacağız derken, derinden derinden gelen bir gök gürültüsü. Emin olmak için 5 dk. bekleyelim derken gümbür gümbür yağmur geldi.

Yağmur yağar, gök gürülderken kahve yapmamak olmaz, kahveyi de yapmışken yazmamak olmaz :)

Yağmur dinene kadar, kaldı bize ev etkinlikleri.... Yılbaşı döneminde bir sitede gördüğüm etkinliği yapmıştık, ona devam ederiz diye düşünürken sizlerle de paylaşmak istedim. Kız-erkek çocuğu fark etmez, hepsi boyamayı, kirlenmeyi seviyor nasıl olsa :)
Üniversite kampüsünden topladığım bir torba kozalağı, sirkeli suda bekletip yıkadıktan sonra kuruttum. Fakat, bilmem gereken bir bilgi miydi bilmiyorum ama; kurutma aşamasında, gecenin bir yarısı uykudan uyandıran tak tuk sesleri pek bir ürkütücü oldu. Meğer, suya girince kapanan kozalaklar, kaloriferin üzerinde sıcağı görünce açıldıkça açılırken yerlere saçıldılar. Uyku sırasında bu patırtılar da pek hoş olmadı doğrusu.

Her neyse, istediğimiz renklerde guaj boya, boya paleti ve fırçaları hazırlayıp boyamaya koyulduk. Guaj boyayı direk sürünce çok katı oluyor, biz de suyla çok az seyreltip, iki kat boyamaya karar verince, oldukça zaman aldı. Fakat gerçekten çok keyifliydi. Kızlı-erkekli , anneli-babalı yapılacak güzel bir etkinlik.
Kırmızı olana bir kat da oje sürdüm :) Mat mı daha güzel, ojeli / parlak olan mı sizce ??

25 Şubat 2016 Perşembe

Yurtdışı Eğitim

İşimi özlemiş olacağım ki, önce kısa bir giriş yaparak, Yurtdışı DİL Eğitimden biraz bahsetmek istiyorum. Böylece özlediğim konulara dönerim biraz.
Yurtdışı dil okulları kişinin hedef ve beklentilerine göre, farklı sürelerde, farklı yoğunluklarda, farklı içeriklerde eğitim programları sunar. Bu programlar genel hatlarıyla şöyledir;
  • Genel dil eğitimi kursları,
  • Yoğun dil eğitimi kursları,
  • Akademik yıl ve sömestre (uzun dönem dil eğitimi) programları,
  • Yaz okulları (7-17 yaş)
  • İş adamları ve kısıtlı zamanı olanlar için hızlandırılmış yoğun programlar veya executive kurslar,
  • Çalışma hayatına yönelik iş İngilizcesi kursları,
  • Sınav hazırlık (IELTS, TOEFL gibi) kursları,
  • Üniversite hazırlık kursları,
    İlerleyen dönemlerde yukarıdaki programlara ayrıntılı değinebileceğimiz gibi;
  • Work and Travel,
  • Üniversite eğitimi,
  • Sertifika ve diploma,
  • Konaklama bilgileri,
  • Ülkeler ve şehirler gibi başlıkları da konuşuruz.
Dil okullarında öğrenciler seviyelerine göre gruplandırılmış özel sınıflarda eğitim alırlar. Okula başlanılan ilk gün grammer, listening ve speaking bölümlerinden oluşan bir seviye tespit sınavı yapılır. Sınav sonrası öğrencinin bu bölümlere göre dil seviyesi belirlenir ve uygun kurdan eğitime başlanır.
Kursların süreleri min. 2 haftadan başlar ve öğrencinin dil seviyesine, ayırabildiği zamana, bütçesine göre eğitim süreleri opsiyonludur. baĞzı :) özel programlar dışında. Konaklama seçeneği olarak aile yada yurt tercihleri yapılabilir. Yine bu seçenekler içerisinde spesifik tercihler de yapmak mümkündür. Örn, odaların kaç kişilik olduğu, günde kaç öğün yemek almak istendiği gibi...
İngilizce eğitimine ilave olarak Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Fransızca, Portekizce, Japonca, Çince, Rusça gibi farklı dillerin öğrenilmesine yönelik kurslar da bulunmaktadır.
İngilizce Dil Eğitimi için; İngiltere, Amerika, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Malta, Güney Afrika, İrlanda seçenekleri bulunuyor.
Diğer diller için ise; Almanya, İtalya, Fransa, İspanya, İsviçre, Çin, Japonya, Rusya ve Ukrayna gibi ülkelerde eğitim imkanları vardır.
Şimdilik bu kadarlık bir giriş yeterli sanırım. Aklınıza takılan soruları buradan kısaca sorabilir yada detaylı bilgi için ATA Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı ile irtibata geçebilirsiniz. 

24 Şubat 2016 Çarşamba

Ne Pişirsek ?

Mutfakla aram hiç iyi olmadığı gibi özel bir merak yada ilgi de duymuyorum. Şöyle bir bakınca, "ev halkı aç kalmadığına şükretmeli" gibi bir durum ortaya çıkıyor, ama tabiki o kadar da değil :)
Dergiler ve interneti karıştırıp, tarifler görüp şunu da yapmalıyım yada denemeliyim gibi bir hevesim yok. Arada bir de olsa paylaşacağım tariflere bakılıp da, iyi bir aşçı olduğum zannedilmesin ;)

Karnabaharı çok severim, fakat eşime yemeğini sevdiremediğim için pek yapmazdım. O kadar da faydaları varmış ki, say say bitmiyor. Mesela ; A, B1, B2, C ve E vitaminleri içeriyor ; kalsiyum, potasyum, magnezyum, fosfor açısından çok zengin olduğu gibi içerisinde klor, demir de bulunduruyor.

Ben de çareyi fırında karnabahar yaparak buldum, çoğunuz yapıyorsunuzdur mutlaka ama ben naçizane paylaşmak istedim;
- karnabaharı önceden haşlıyoruz
- süzüldükten sonra tek sıra olarak yerleştireceğimiz şekilde hafif yağladığımız tepsi yada fırın kabına koyuyoruz
- evde hazırladığımız beşamel sosu üzerini örtecek şekilde döküyoruz
 ( daha lezzetli ve faydalı olması için sosu pişirdikten sonra içinde bolca peynir koydum )
- en üstüne de kaşar rendeleyip, hop fırına

Sonuç; yandaki gibi bir görüntü, severek ve isteyerek yiyen bir çocuk ve eşimden de tam puan  :)


23 Şubat 2016 Salı

Veli Toplantısı

Veli toplantılarında bir heyecanla gidiyorum ki kendimi anlamakta zorlanıyorum. Sanırsın Melis lise öğrencisi ve ben tek tek branş öğretmenleriyle görüşüp eksileri ve artılarıyla Melis'i konuşacağım, bilmediğim bir nokta var mı diye biraz didikleyeceğim. Hatta hızımı alamayıp devam-devamsızlık konularına bile girerim, o da yetmezse okul içindeki davranışlarını da sorarım belki.....
İleri gittim sanki biraz, yoksa öyle mi olmalı bu dönemde ?

"Bizim zamanımızda...." diye başlayan cümleler kurmak bazen çok itici gelse de, bizim zamanımızda bu kadar didiklemeye, çocukların yani bizlerin peşinde gezmeye gerek yoktu sanki. Her şey daha doğru ve düzgündü. Eğitim sistemi, insanlar,çevre, teknoloji vs. Bizler de deneme tahtası değildik o zamanlar; her eğitim sistemi henüz üzerimizde denenmemiş, kutucuklarla hayatımızı şekillendirmeye ancak üniversite sınavında tanışmıştık.

Şimdi, ilkokul 2. sınıfta başlayan bir kutucuk doldurma sınavı var. Bu kutucukların kendisi bile başlı başına bir sınav. İsmini bile duymadığım, her gün yeni bir sınav adı öğrendiğim bir döneme girdik. Bir sonraki seneyi düşünmek bile ruh yorgunluğu ve baş ağrısı sebebi oluyor.
Lise giriş sınavı kalkar mı, değişikliğe gidilecekmiş -ne olur ki?, ilköğretim 5 yıla çıkacakmış doğru mu, sömestre tatili de bir ay olacakmış diyorlar aslı astarı var mı? , burs sınavlarına mı girse? , genel yetenek ve eğilim belirleme sınavı varmış, riyaziye kafası var mı ki bizimkinde? gibi allak bullak olduğumuz, düşünsek mi düşünmesek mi bilemediğimiz sorular var.

Şimdilik veli toplantılarımız, sınav stresi ve notlar içerisinde geçmiyor. Hele bir de toplantı sonrası, birkaç arkadaş atmışsak kendimizi dışarıya sohbet muhabbete, üstelik çocuklar da çığlık çığlığa oyuna dalmışsa.... en güzel veli toplantısı :)

Günaydın, ilk gün

Günaydın,
Yeni başladım ya, uyanır uyanmaz aklıma ilk gelen blogum oldu.
Yalnız birkaç sorun var, bendeki gece ve gündüz arasındaki yaş farkı 20 ; sabah uyandığımda algıda düşüklük, gözleri açmada zorluk, düşünme kapasitesindeki düşüş ve sabah gerginliği had safhadayken, sabah yazmak pek hayırlı görünmüyor :)
Yataktan şöyle gerinerek ve gülümseyerek uyanmak nasıl bir duygu acaba? Hayaller prenses, gerçekler külkedisi misali telefonun alarmıyla bir uyanıyorum ki; neredeyim, hafta sonu mu, hafta içi mi, kursa mı, okula mı, kahvaltıda ne hazırlayayım, alarmı ertelemiş miyim, vakit var mı? gibi aklımda deli sorularla fırlamak !! Çoğumuz böyleyiz değil mi, değil miyiz, öyleyiz, öyle olmalı.... mı?

Gece çocuk ve eşi uyuttuktan (?) sonraki zaman harika. Gecenin sessizliği, evin dinginliği (dağınıklık hariç) ve kendime ait zaman dilimi. İster uyurum, ister örgü örerim, ister kitap okurum, ister 'kelimelik' oynarıma bir de ister blog yazarım eklendi. Kahveni eline alıp ne istersen yap saati. Yapım gereği kararsızlık hücrelerime işlemiş olsa da, birini seçip mutlu olmak güzel. Sabahları uyanmak kısmını da halledersek hayat daha bir güzel.

Kendim ediyorum, kendim buluyorum :)

22 Şubat 2016 Pazartesi

Hoş geldik...

Hoş geldik, ama ben öyle bir acemice geldim ki, paldır küldür ...

Çoook uzun zamandır yazmak, yazmak her şey hakkında yazmak isteğiyle bir blog açayım diyordum fakat bir türlü eyleme geçemiyordum.
Günlük ev koşturmacaları, çocuğun okulu-ödevi-uykusu derken saat olmuş gece yarısından sonra, kendime kalan aklımla açtım bir blog.
Her şey olsun istiyorum burada; annelik, ev hanımlığı, iş kadınlığı, hobiler, mutfak, hayatın terslikleri-düzlükleri, 1980'ler-1990'lar, şaşkınlıklar, acemilikler, başarılar, denemeler, anılar, komik anlar, alış-veriş, indirimler, ev dekorasyon... aslında hayatın içinde neler varsa burada olsun, neler yoksa da burada olsun. Sizler de olun !!!
Hep birlikte olsun :)